Kebap Kültürü Hakkında Ne Biliyoruz?
- Gokhan Aslan
- 25 Mar
- 1 dakikada okunur

Bir ovada, Asi Nehri kıyısında, bereketli toprakların lezzete dönüştüğü ender yerlerden biri olan Antakya'nın mutfağına has bir soframız var. Sofraya bereket katacak misafirlerimiz için, bir kaşığımız bir çatalımız hep fazladır. Soframızın en değerli köşesi onlarındır. Onlar olmazsa biz Antakyalılar ile başlayan cümlelerimizi kimler için kurardık yoksa...
Çocukluğumuzun geçtiği bu şehirde hamburger yoktu, sosisli nedir bilmezdik, ketçapla değil biber salçası ile büyüdük biz. Şehrimizin efsane kebapçıları vardı; Köprübaşı'nda, Harbiye'de, hatta Seyyar arabacılarda. Bu yüzden bizim için kebap çok şey ifade eder. Hafta sonu geldi mi, her evde başlardı mangallar yanmaya. Mangal dediğimiz, tel maşa, ızgara değil bu arada; mangal demek kıyma ve kuşbaşı demekti bizim için. Babalarımız en usta kebapçılardı. Çünkü en iyi kebabı şişleyen onlardı, tabi bizler de çırakları. Kebap yapmaya mangal yakarak başladık biz...
Biz Antakyalılar, yapmayı sevdiğimiz kadar tatmayı da severiz. Ne zaman, nerede duyarsak duyalım iyi kebap lafını üşenmez, gider, deneriz. Bizim için kebap birçok yörenin aksine yalnızca et demek değildir. Kebabın ekmeği, zerzevatı, baharatı ve yanındaki yeşillikleri de en az et kadar özenle hazırlanmalıdır. Baktık ki yediğimiz hiçbir kebap memleketimizdeki tadı vermiyor, kendi kebapçımızı kendimiz açalım dedik. Adına da çoçukluğumuzun en lezzetli kebaplarının yapıldığı yere ithafen Batıayaz dedik.
Comments